On yazıdan oluşan dosyada farklı dönem ve coğrafyalarda gençlik hareketlerinin ve genç yaşlara özgü heyecanlarla kaygıların; aşk, öfke, isyan, bazen delilik ve daima tutkuyla tanımlanan kişisel arayışların; kuşak çatışmaları ile sınıfsal kaygıların filmlerdeki yansımalarının izi sürülüyor.
Tabuları yıkan ‘Yeni Dalga’ akımlarından 80’lerin anaakım sinemasına, Yeşilçam’dan günümüz Türkiye’sine uzanan dosya, “gençlik ateşi”nin ikonlaşmış imgelerini incelerken İkinci Dünya Savaşı’ndan bugüne toplumsal değişimlerin de altını çiziyor. Kapağında Yunan yönetmen Athina Rachel Tsangari’nin özgün ve kışkırtıcı filmi Attenberg’den (2010) bir karenin yer aldığı Altyazı'nın 206. sayısına altyazi.net/dergi adresi üzerinden erişilebiliyor.
Dosyada hangi filmler, yönetmenler ve akımlar var?
Nisan sayısında Öykü Sofuoğlu Fransız, Güvenç Atsüren İngiliz, Necati Sönmez ise Japon Yeni Dalgası’nın kendine özgü biçimsel arayışlarını, İkinci Dünya Savaşı sonrasının karamsar toplumsal psikolojisine inat gençliğin yarattığı isyankâr ruhu inceliyor.
Aslı Ildır, az bilinen filmler üzerinden, Doğu ve Batı Almanya gençlerinin maruz kaldığı farklı ideolojik iklimlerin ne türde gençlik öykülerine kapı açtığına odaklanıyor. Ahmet Gürata ‘Sineklerin Tanrısı’ romanı ve ‘Robers Cave’ deneyinin açtığı tartışma alanını benimseyen Monos (2019) ve Açlık Oyunları (2012) gibi örnekleri masaya yatırarak grup psikolojisini ve çatışmanın insan doğasındaki yerini sorguluyor. Kutlukhan Kutlu, Francis Ford Coppola’nın Dışarıdakiler (1983) ve Siyam Balığı (1983) filmlerini ele alırken sinemanın özüne dair bir meselenin peşine düşüyor: bir kültürü ve ona ait insan suretini ikon hâline getirebilme sihri.
Başta John Hughes klasikleri olmak üzere 80’ler Amerikan sinemasının baştacı ettiği gençlik filmlerinin ortak popüler kültür hafızasına kazınmış ruh hâli Erman Ata Uncu’nun, Chantal Akerman ve Claire Denis gibi ustaların Françoise Hardy şarkılarında buluşan büyüme öyküleri Kaan Denk’in yorumuyla dosyada yer buluyor. Gençliğin Türkiye sinemasındaki yansımalarına ise Selin Gürel Yeşilçam klasikleri, Coşkun Liktor 2000’lerin filmleri üzerinden bakıyor.