Türkiye Yayıncılar Birliği, PEN Yazarlar Derneği ve Türkiye Yazarlar Sendikası; usta yazar Buket Uzuner’in, ilk basımı 34 yıl önce yapılan ve bugüne kadar farklı yayınevlerinden toplam 19 kez baskısı yapılmış olan Ayın En Çıplak Günü adlı kitabın Muzır Neşriyat ilan edilmesinin kabulünün mümkün olmadığını belirterek bir bildiri yayımladı.
Henüz Elisabeth Brami ve Estelle Billon-Spagnol’un Kız Çocuk Hakları Bildirgesi kitabının önce muzır ilan edilmesi, ardından yasaklanması ve çevirmeni hakkında dava açılması üzerine yayıncılığımızın sansür ve otosansürün kıskacına sokulduğu konusunda uyarıda bulunduğumuz bir basın açıklaması yapmıştık ki, 20 Mart 2020 tarihli ve 31074 sayılı Resmî Gazete’de başka bir eser hakkında soruşturma başlatıldığı ve “muzır neşriyat” olduğuna karar verildiği ilan edildi.
Edebiyatımızın usta yazarlarından, birçok değerli eser vermiş Buket Uzuner’in, ilk basımı 34 yıl önce yapılan ve bugüne kadar farklı yayınevlerinden toplam 19 kez baskısı yapılmış olan “Ayın En Çıplak Günü” başlıklı edebi eserinin “18 yaşından küçüklerin maneviyatı üzerinde muzır tesir yapacak nitelikte” olduğuna, Çalışma Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı’nın atadığı beş birim amirinden oluşan Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu tarafından karar verildi.
İlgili kararın, Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı Hazırlık Bürosu’nun başlattığı soruşturma kapsamında “kitabın incelenmesi” talebiyle gönderilen yazı sonrasında alındığı duyuruda belirtildi.
Yetişkinler için yazılan ve küçüklere yönelik olmayan, bugüne kadar birçok baskı yapmış sanatsal ve edebi eserin müstehcenlik iddiası ile soruşturma konusu olmasının ve muzır neşriyat kabul edilmesinin kabulü mümkün değildir.
Türk Ceza Kanunu’nda edebi, sanatsal ve bilimsel eserler hakkında müstehcenlik hükümlerinin uygulanamayacağı açık bir şekilde belirtilmesine rağmen edebi, sanatsal bir eserin muzır neşriyat kabul edilmesi ve hakkında soruşturma başlatılması açık bir hak ihlalidir.
İdari birimler ve yargı birimleri, demokratik bir toplum için büyük önem taşıyan ifade, bilim, sanat ve yayımlama özgürlüklerine müdahalelerde bulunmama yükümlülüklerini unutmamalıdır.
Anayasal bir hakkı kısıtlayıp engelleyen bir kararın bakanlık tarafından atanmış beş birim amiri tarafından verilebilmesi ifade, bilim ve sanat ile açıklama ve yayımlama özgürlüklerinin ihlal edilmesidir. Demokratik toplum ilkesinin esas alındığı bir sistemde bunun kabulü mümkün değildir.
2011 yılında Muzır Neşriyat ilan edilen ve hakkında müstehcenlik davası açılan William Burroughs’un “Yumuşak Makine” (Sel Yayıncılık) kitabıyla ilgili Anayasa Mahkemesi’nin 26.10.2017 tarihinde 30284 sayılı Sel Yayıncılık’ın başvurusuna ilişkin verdiği kararda; kurulun yapısının edebi eser kavramını değerlendirecek uzmanlıkta olmadığı, kurulun “Yumuşak Makine” ile ilgili verdiği kararın hukuka aykırı olduğu ve ifade özgürlüğünü ihlal ettiği tespitinde bulunduğunu hatırlatmak isteriz.
İfade özgürlüğü demokratik toplumun temelini oluşturan ana unsurlardan; toplumun ilerlemesi ve bireyin gelişmesi için gereken temel şartlardan biridir ve vazgeçilmezdir. Demokratik toplum ilkesi de ifade özgürlüğünün korunmasını, zedelenmemesini gerektirir. Yetkilileri acilen, Türkiye’de ifade ve yayınlama özgürlüğünü engelleyen ve tarafı bulunduğumuz uluslararası sözleşmelere aykırı düşen ahlakçı ve yasakçı zihniyetle alınan “muzır neşriyat” kararlarını önleyecek somut adımlar atmaya çağırıyoruz.
Saygılarımızla,
Türkiye Yayıncılar Birliği
PEN Yazarlar Derneği
Türkiye Yazarlar Sendikası