Kültür sanat gazeteciliğinin en deneyimli isimlerinden Filiz Aygündüz, okurların karşısına bir kez daha romancı kimliğiyle çıkıyor.
Psikoloji alanında yüksek lisansı da bulunan Aygündüz, üçüncü romanı Annem Beni Görsün’de hepimizin en doğal ihtiyaçlarından birine, görülmek arzusu üzerine eğiliyor.
Bir erkeğin annesiyle kurduğu ilişkinin geleceğini nasıl etkilediğine odaklanan roman, çocukluğunda görülmeyen bir adamın yakıcı hikâyesini anlatıyor.
Annem Beni Görsün’de modern hayatın “aşksız ilişkiler”i içerisinde birbirine tutunan iki insanın öyküsünü anlatan Filiz Aygündüz, akıcı üslubuyla bir ilişkinin arka planında insan ruhunun derinliklerine de iniyor.
İnsanı anlamak ve anlatmak için yazan Aygündüz, Annem Beni Görsün’de herkesin ruhunda taşıdığı farklı farklı yaralara değinirken “insan”ı her yönüyle ele alıyor.
Zeynep başkalarını ve kendisini yazının aynasında görmek için romanlar yazıyor. Yaptığı portakal reçellerinin kokusu onu anne şefkatinin bahçesine, kaygısız günlerine götürüyor. Kıyısına yanaştığı her erkekte bir baba ve her aşkta ölüme galebe çalan bir yan var. Alp ise annesinin, çocukluğun sisli yurdunda kaybettiği bakışlarını bir kadında arıyor, bütün çabası görülmek... İlk görüşte âşık olduğu Zeynep onu annesine götürecek, varoluşun ilk kaynağına. Aşk en çok da görmek ve görülmek değil midir zaten?
Çocuklukta aldığı darbeler hem romanın esas kahramanına hem onun hayatına girenlere ne kadar acı verse de yaraları, olduğu gibi kabul edildiği iyi ve sağlıklı bir ilişki sayesinde iyileşiyor. Ölümle meselesini çözmeye çalışan Zeynep ise, ölüm korkusunu yenme yolunun dolu dolu bir yaşam sürmekten geçtiğini keşfediyor.
Filiz Aygündüz’ün kaleme aldığı Annem Beni Görsün adlı romanı, Doğan Kitap logosuyla raflarda ve internet satış sitelerinde!